Ahmet Mithat "Dağarcık" ta materyalizme meyilli olduğu halde, hayatının ikinci devresinde islam ahlakına ve doktrinine bağı kuvvetlendi ve ilk fikirlerinden vazgeçerek "atheisme" ve "materialisme" i savunan yazarlara hücum etti. Bu ikinci devrede mesela Draper'in "Din ve İlim Çatışması" adlı kitabını tercüme ettiği gibi, ayrıca onu tenkit eden bir risale yazdı. Fikirlerinde Tanrısızlıktan dinciliğe, materyalizmden spiritüalizme doğru bu keskin değişme, sonraki yazılarında gittikçe kuvvetlendi. Bu düşünce ile "Ben Neyim" i, "Schopenhauer'i Tenkid" i yazdı. Türk fikir hayatında ilk defa Ahmet Mithat'la Batının felsefe problemleri üzerinde düşünülmeye başlanır. O zamana kadar Tanzimat düşünürlerini ve Yeni Osmanlıları tasalandıran yalnız siyasi düşünceydi. Batının fikir hayatı ile, ancak bu konuya dokunduğu nispette ilgileniyorlardı. Suavi'de, Kemal'de zaman zaman Descartes ve Pascal'ın adları geçiyorsa da çağdaş Batı felsefesinin problemleri üzerine eğilmeye fırsat bulamıyorlardı. Zaten Gazali ve İbn-i Sina'yı felsefi düşünce için yeter gören bu nesil, Avrupa'da teknikten, siyasi devrime yarayacak fikirlerden başka birşey arayamazdı.
Ord. Prof. Hilmi Ziya ÜLKEN
"Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi" s.111
Yorumlar
Yorum Gönder