.....Ancak konumuza değinen bir olay varsa o da çok eskiden beri tarihte tartışmalara neden olan “İskenderiye Kütüphanesi” konusudur. Yukarıda açıkladığımız gibi İskenderiye Kütüphanesinin “Serapium” ismindeki kısmı Hıristiyanlığın IV.yy’da piskopos Theophilos tarafından yaktırılmıştı. Fakat diğer kısmının da Müslümanların, halife Ömer zamanında, İskenderiye’yi fetihlerine kadar kaldığı ve o vakit Mısır fatihi Amr-İbn-ül-As’ın bir danışmasına karşılık, halife Ömer’in; “Kütüphane kitaplarındaki bilgiler eğer Kur’an’da yoksa saygın ve geçerli olmayacağını” söyleyerek, kütüphanenin yakılmasını emrettiğine dairi Hıristiyan tarihçi Ebülfereç İbn-ül İbri’nin (1225-1286) Tarih-i Muhtasar-ül Düver’inden naklen, Batı ve Doğu kaynaklarında bir söylenti vardır……………….Halbuki, Doğu kaynaklarında ilk defa bu olaya dair Abdüllatif Muvaffak-ud-din “İbn-ül-Lebbad” (1162-1231) adlı Bağdatlı bir Müslüman bilgin ve hekimin Mısır tarihinde tek bir satır vardır ki, ondan sonra Arap tarihinde, örneğin İbn-ül-Kifti (1173-1248)nin tarihindeki bilgilerin kaynağı hep bu satır olsa gerektir. Yazık ki Katip Çelebi de bu söylentiyi olduğu gibi fakat kaynak göstermeksizin üzerinde işleyerek “Mizan-ül-Hak” isimli kitabına geçirmiştir…………………….İslam, Hıristiyan, Doğulu tarihçilerin bu kütüphane yakmak konusundaki direnmelerine karşı Avrupalılardan bazıları, özellikle Alman doğubilimcisi Ludolf Krehl 1889’da Floransa’da doğubilimciler kongresindeki bildiriminde, bu kitap yakma olayının bir hayal olduğunu güçlü biçimde kanıtlamıştır.
A.Adnan Adıvar “Bilim ve Din”
İslam ve Ortaçağ Blm VII s.75
Yorumlar
Yorum Gönder